25 Nisan 2009 Cumartesi

zaman düşer ellerimden yere


off offf. hayatın hızı başımı döndürüyo. kendimi yaşamaya bırakıyorum.
karşısına geçip bakınca bu cümleler çok hızlı yaşayan birinin ağzından dökülmüş gibi duruyo. doğru değil aslında. ya da bir bakıma doğru. yani o eğlenceli ortam senin bu sanatsal ortam benim, bugün şurda takılalım yarım şu etkinliği kaçırmayalım tarzı bi hızlı yaşar halim yok.
ama bugün oğlum 2 kez kustu, doğru dürüst yemek yemedi, yarın bir proje teklifi sunucam, öğleden sonra annemle oğlumu teyzeme bırakıcam, öbür gün yayın kurulu toplantısı var, kongrede sunacağım bildiriyi tamamlamalıyım, oğlumun dr.undan randevu alınacak, obamalık durumlarım ayrı bi konu, tabi bunların arasında dersler, okunmayı bekleyen ödevler, sınav kağıtları, öğrenciler vs var. özbakımdır, çamaşır, bulaşıktır, gibi işleri saymıyorum bile. her allahın kulu "ee bunu biz de yapıyoruz" der diye. tüm bunlara yetişmek için hızlı yaşamak gerekiyo biraz.
bu anlamda hızlı yaşaman ne demek peki? işleri öncelikle önem sırasına koymak. önem sırasının sonlarında yer alan ama illa yapman gerekenleri biraz üstün körü geçiştirmek. orta sıralardaki işlerden bi kaçını aynı anda yapmaya çalışmak. aynı anda yaparken de o işe kendini verememek, yaptığın işin kalitesinden hoşnutsuz olmak. bazılarını ertelemek, bazılarını heppp ertelemek. genelde yapılacakları son gece ya da son dakika filan yapmak. kafanda çığlık çığlığa bağıran yarım kalmış işler sebebiyle önündeki işe konsantre olamamak...yazdıkça içim daralıyo. durumum içimi daraltıyo yani. bir an önce düzlüğe çıkmayı, işleri rayına koymayı istiyorum artık. ertelemek zorunda kalmadığım, yaptığım işin kalitesinde rahatsız olmadığım günleri özledim. yolumun düzlüğe çıkmasına daha var galiba ama kestirme bi yol bulmalıyım senırım.
offf diye başlamışım. ohhhh diye bitirebilmek isterdim. neyse ohh diyeceğim günlere fincan kaldırıp çalışayım biraz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bu yazıyla ilgili diyecek bi şeyin varsa çekinme buyur, içine atma, hastalık bulursun sonra benden söylemesi: