ben istemez miydim her doğan günü kağpediyem kağpediyem diye örötik bir fransız aksanıyla karşılayayım? yanıt veriyorum: isterdim. çok isterdim hem de. sonra havayı koklıyım, ot çöp çayı içiym, hızla kilo veriyim, çocuumla o park senin bu park benim geziym, topu bi ben tekmeliyim bi o tekmelesin modunda saatlerce top oynayalım, amugurumimi örüp blogumda sergiliyim, evimi dekore edip fotosunu çekiyim,"bugün ben ne giydim" diye başlık atıp elim belimde fotolarımı koyim postuma, sonra oturiym şömine önündeki koyun postuna, daha sonra el emeğim hediyeler vereyim dostuma, akşamüstü bi dostla bira içip, akşam kocişimle şarap yudumlıym, hafta sonları bilmediğim yollara düşüp nerde kahverengi tabela var orda vakit geçiriym, nerde çalgı orda galgı tadında takılayım yani.
ama olmadı, beceremedim. ben yapamadım, herkes bi şey oldu anne, ben olamadım.
kafamın iyice dağıldığı, dağıldıkça bazı noktaların netleştiği ve odağımın belli olduğu şu günlerde öyle kıpır kıpırım ki. sanki yarın tatile çıkacak görmediğim bi memlekette muhteşem şeyler yaşayacakmış gibi, ya da doğumhaneye girip yanında minik bir bebeyle yepyeni bir insan olarak çıkacakmış gibi. bahardan mı, güneşte fazla kalmaktan mı, şuursuzlara şuur dağıtacak olmaktan mı acep? yoğusam kafayı direk yemeyip hafif hafif sıyırmakta olduğumdan mı bu masal dünyasında gibi sisler arasında yaşayışım?
yine de şu şuur meselesini abarttım mı ne? evet abarttım. hayatımın yepisyeni bir dönemine girmeme bu kadar az kalmışken her naneyi kafaya takmamaya karar verdim ve güzel olan şey kafaya takmamayı da becermeye başladım. mesela bugün kısa bir süre çikolata kaplı gofretin çikolatasının az gelmesine takıldım. sonra demokrasilerde çağrelerin tükenmediği totolojisini hatırlayıp gofreti krem çikolataya batıra batıra yedim. kaanla seçkinin evlenmesine kıl olup "seni zevksiz kaan, allah belanı versin, bula bula onu mu buldun, beni alaydın allahsız keş" diyenlere ya da bu yorumu yapanlara kıl olup "sana ne kardeşim allah mesut etsin, sen kendi evlenmene bak, evde kaldın kız kurusu seni" diyenlere bile güldüm geçtim, o derece.
diyeceğim ekmek bulmadıysan kuruvasan (bi nevi beypazarı kurusu) yahut çikolatalı gofret yavan geldiyse krem çikolataya bandıra bandıra yiyiver. bak mesela kendimim diye demiyorum ben öyle yapıyorum.
bi trend var ya hani blog gönderisinin sonunda başkası yorum yapmadan ilk ben yapiyim kabilinden; "biliyorum şok saşma oldu" yahut "uzun oldu ama idare ediverin gari", "biliyorum pek anlaşılır olmadı ama anca bu kadar anlatabiliyorouum" filan gibi. yani sen demeden ben diyim hatamı/kusurumu. farkındayım durumun, herşey kontrol altında, bi dahakine daha iyisini yapıcam söz gibi özürümsel bi sevimli görünme çabası. işte o manada bi laf edip "şimdi saçma oldu yazdıklarım farkındayım." yazabilirdim ama yazmadım! neden derseniz o lafları edecek kadar özgüvensiz bi sümsük olduğumdan değil bilakis durumu peşin peşin başlıkta ifade ettiğimden.
sözün özü, siz siz olun panik yapmayın, havalar güzelken çıkın dolaşın panik geçer atak kalır belki ama panikle atak yanyana gelmedikleri sürece bi sakıncası yok kanımca. kendinize iyi bakın. organik besin tüketin.
öptüm gözlerinizden.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hacım bende de var bu durum, içim kıpır kıpır, sanırsın ki aşık oldum. Arkadaşım dedi ki "Evaaaa hııı?" "Yok bea" dedim. "Gözlerinin içi gülüyor ama!" hehehehe:) "Takmamak!" kilit kavram bu! Canımın istediklerini yapıyorum, kim ne düşünmüş çok da fifi!:) Şu şömine olayına bittim ayrıca:)En kötü günümüz böyle olsun beaaa!
YanıtlaSilNot: Yahu Kaan gibi bin tanesi gelse biriyle evlenmem ben bea! ahahaha:)Ben de o gruptan oldum bile:)
Bende panik atak var .İçim içimi yiyor akşama kadar evde .Dışarı çıkmak istiyorum ama hep evde kalakalıyorum. İçimin kıpırdaklığını baharın gelişini bile görmezden geliyorum. Takmamak çok güzel ama elinde değil işte insanın .
YanıtlaSilSevgiler
Ashley
evacım, en kötü günümüz böyle olsun bence de :) öptüm.
YanıtlaSilAshleycim,
takmamak cidden zor iş aslında, ama üst üste gelip birikince takılacak şeyler, bünye sigortayı açıyo galiba devreler yanmasın diye. insan birden takmamaya başlıyo, dünya yansın umrumda değil modu gibi. yani duyarsızlaşma bi yerde.
sokağa çıkamıyorsan, balkona, pencereye çıkabilirsin. o da bi adım.
çikolatalı gofretin çikolatasının az gelmesi mi :)))) ben de negronun kıvamını az bulup nutellaya banıyorum ara ara.. gerçi nerdeyse pilav'ı bile nutellalı yicem ama olsun..
YanıtlaSilya şu yazının sonundaki notlardan ben de yapıyorum sanırım ama bi daa yapmıcam, ben de özgüvensiz sümsük değilim çünkü :))
bir de bence bu yeni şedil daha güzel olmuş, yani bu yeni kafaya takmama hali..
son olarak da deliler gibi güldüğüm bit espriyle bitirmek istiyorum: carpe diem başka bi şey demiem
ne komik diil mi? hiç mi diil :))
donecim, probis nasıl ama ne bir eksik ne bir fazla tam olması gibi :)
YanıtlaSilsen tabiki özgüvensiz bir sümsük değilsin. senin ki özgüvenden donecanım, üstüne alma hemen. sen yazınca sümsük durmuyo. eğer illa kendine uyan bi şey çıkarcaksan yazımdan, bloguna eli belinde bugün ne giydim fotosu koy derim. bomba olur :)))
kağpediyem baska bisey demiyem lafı komik ama fransızlar gibi örötik söylemeyi dene bi de. o zaman koskomik oluyo!
uzun yazmışsın, sevindirdin bak. saolasın.
Yuce tanrim probis'i bo$ vaktinde yaratmis :))
YanıtlaSil'probis kraldir'
Ahahahah bugun ne giydim yapiyim ben yaa cok guleriz :)
Ayrica sen uzun yazmissin yaziyi, asil sen saolasin :p
probis candır can. negroya pek ısınamadım bak. hani eti ülker meselesine çok takılır bazıları ama ülkerde yapıyo işte ne diyim. misal bi canpare var fındıklı. o da benim 2 numara.
YanıtlaSilCanpaaare'yi de italyan gibi uzatarak okuyunca guzel oluyo. Ilk reklami da boyleydi sanirim.
YanıtlaSilben de takilmiyorum eti ulker olayina. Napiyim takilamiyorum. Coca cola paralarinin israil'e gitmesine takilamadigim gibi :)
ama en guzel pepsi max
he bak canpağe'yi de fransız aksanı söylemek hoş olur. örötizme taktım valla ha!!!
YanıtlaSilkolayla aram yok ama şalgam suyu dedin mi Doğanay derim :)
:)))
YanıtlaSilBen de bogaz pastilinde strepsils'I tercih ediyorum :))
:)))))
YanıtlaSilyiyeceklerden söz ettik sonra sağlığa geçtik. ben de ilaç sektöründen devam edeyim: ayağı bacağı bi yere çarpınca reparil jeli tercih ederim. lasonil kötü kokuyo :)