15 Ekim 2009 Perşembe

ben sana nokta nokta olmazsın demedim adam olmazsın dedim.

oooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff. bu o lar f ler sağa sola bakarken klayveye rasgele basılarak elde edilmiş ve yahut hızlıca iki harfe basılarak zırt diye yazılmış sanılmasın. herbirine canımın sıkıntısını nakış nakış dokudum özenle. öylesine yazılmış harfler değil özenle içimden fışkıran çığlıklarının sembole dönüştürülmüş halidir onlar. hani ressam değilim resim yapayım, şair değilim şiir yazayım modunda biçare şekilde can sıkıntımı ifade etmeye bulduğum yoldur.
insanlık dağıtılırken kıçındaki pireleri uçura uçura uyuyan, merhamet duygusunun ancak izlediği filmlerde ve okuduğu kitaplarda olabileceğini sanan_üstelik memleketin ortalama insanından daha fazla kitap okuyup, daha fazla film izlemiş ve zeka ortamasınında üstünde bi pırıltıya sahip-, sevgi denen duygunun sadece bir iki kişiye karşı hissedilebileceğini (onlara duyulan sevginin de çoğu kez belli koşullara bağlanması gerektiği düşüncesini benimsemiş), yaşamını "nefret" ve "öfke" temeli üstüne kurmuş, öfke ve nefret temelli bi bakış açısıyla her daim huzursuz ve mutsuz olan ve etrafındakileri de huzursuz ve mutsuz eden, hoşgörüsüz, bencil, kendisine hoşgörü gösterildikçe karşısındakinin ilkesiz ya da aptal olduğunu düşünecek kadar ahmak, dünyanın sadece kendileri için yaratıldığını düşünecek kadar zavallı insan--lar... umarım üstümde yarattığın/ız sıkıntıyı anlayacak ve bundan utanıp yerin dibine gidecek kadar duyarlı olabilirsin/iz yakında. isteği kahrolman/ız, üzüntüden gebermen/iz filan değil, insan olman/ız sadece.
bi daha offfff offffffffffffffffffffffffffff insan arıyorum. gerçek insan; dürüst, cömert, iyi, mert, kibar, sözünün eri, sevgi dolu, hoşgörülü, güler yüzlü, içten, içi dışı bir, merhametli.

çok şey mi istiyorum?

9 yorum:

  1. Anasını sattımının dünyası bi' senle benim etrafımda dönmüyor sanırım! Belki de yaptığımız herşeyde kendimizden can-ı gönülden bi'şeyler verdiğimiz için bu böyle oluyor. Belki de insanlar kendilerini en olgun sananlar bile onlara hayatlarını uzatanları görmüyor. Allah bazılarını ıslah etsin diyor ve "amaaaan salla! son gülen iyi güler" diyerek huzurundan ayrılıyorum çok sevgili bilim kadını arkadaşım. Olayların çok üstüne gitmemek, inatlaşmamak lazım bazen. Gidip Ege'yi öpüp kendine gel bence. Ben Şurup'u öpemem ama aynen yazdığın gibi dönüp bi' tarafımı uyuyabilirim içimdeki sızılara aldırmadan... İyi geceler.

    YanıtlaSil
  2. sallıyorum zaten ben de yapacak başka şey yok ama kan beynime sıçradığı bi anda bunlarıda kayda geçireyim istedim işte.
    şurup'u öpemediğin zamanlarda bi yem atıver, öpmüş kadar olursun, sevinir kerata :)

    YanıtlaSil
  3. çok uyanık valla Şurup Efendi, çocuğun annesini görünce "memme" demesi gibi, bizimki beni görünce başlıyor fırıl fırıl dolanmaya bi' hareketleniyor ki sorma... Bir de balık hafızalı derler....

    YanıtlaSil
  4. balık hafızalı olmadığına göre, şurup özel bi balık demek sahibi gibi.

    YanıtlaSil
  5. Dur Dünya'yı benim etrafımda döndürme, alışırım falan aman:)

    YanıtlaSil
  6. yok be ne durcam, gerçekleri söylüyorum. öylesin öylesin. msn gibi de yazışalım burda. şenlensin blogçuk:)

    YanıtlaSil
  7. "hımm, tmm, ok, nbr, cnm muck :) ben kaçar" geliyor aklıma msn deyince:P

    YanıtlaSil

bu yazıyla ilgili diyecek bi şeyin varsa çekinme buyur, içine atma, hastalık bulursun sonra benden söylemesi: